Bugün yeni bir sezon başlıyor ve biz de içimizdeki olanca umut, heyecan, tazelenme duygusuyla kocaman bir hoş geldin diyelim ambalajından yeni çıkacak Süper Lig’e… Umarız on ay sonra veda etme anı geldiğinde, “İyi ki onu tanımışız” diyebiliriz.
Büyük usta Bedri Koraman yaşama veda etmeden önce Milliyet’te çizerken, bayılırdı yeni yılı “veda eden bir dedenin yerini bıraktığı gürbüz bebekle” ifade etmeye…
Ak sakallı ihtiyar gider, neşeli, sağlıklı bir afacan gelirdi vinyette. İkisinin de benzer mintanları üzerinde eski ve yeni yıllar yazardı; o kadar. Galiba yeni zaman dilimlerinin taşıdığı umudu, heyecanı, vaat ettiği tazelenmeyi ve sürekliliği en net özetleyen onun fırçasından çıkmış bu “hoş geldin” mesajlarıydı. Bugün yeni bir sezon başlıyor ve biz de içimizdeki olanca umut, heyecan, tazelenme duygusuyla kocaman bir hoş geldin diyelim ambalajından yeni çıkacak Süper Lig’e.
Umarız on ay sonra veda etme anı geldiğinde, “İyi ki onu tanımışız, iyi ki zamanımızı onunla paylaşmışız” diyeceğimiz anılar ve güzellikler biriktirebiliriz.Açıkçası tersini yaşamaktan endişelenmemiz için hiçbir sebep yok ortada.
Sorunların üzerine giderek çözmeye çalışan, pandemi ve döviz kurlarıyla sarsılmış kulüplerin hiçbirini ayırt etmeden işlerini kolaylaştırmaya uğraşan, çiçeği burnunda bir federasyonumuz var ki, yapay zeka, psikoteknik testler, maç öncesi konserler gibi teknoloji, bilim ve sosyal alanda futbolun hacmini enine-boyuna büyütme adımları atmakta kendisi.
Başlangıçta karamsar yaklaşanlar bile fikrini değiştirdi.
Takımlar henüz vakit olduğu için eksiklerini tamamlamamış olsa da, hem alıp hem de satarak ticaretin kurallarına uymasını bildi, bol keseden harcamadan boşlukların çoğunu giderdi. Elbette başka parametreler de var ama bireysel yetenekler açısından hemen hepsinin geçen sezonda daha güçlü olduğunu söylemek mümkün.
Hocalar, taraftar ve yönetim imzalı güven mektubu sahibi.
Geçen sezon yaşadıkları “şok”, tıpkı “Öldürmeyen travma güçlendirir” sözündeki gibi hakemleri muhtemelen kendine getirip daha dikkatli olmaya yönlendirdi.
Medya, transfer sezonunda bile gerçekle bağını korumayı bildi.
Süper Lig’in adı gibi süper olabilmesi için ne kaldı geriye? Futbolcuların ayrıcalığı olan ve sahada yapıldığında alkış alan aldatmacaların sadece çalımla, pasla, şutla, taktikle sınırlı olması, hakemin, tribünlerin kapsama alanı dışında tutulması.
Tribünlerin gerçek manada 12. Adam gibi coşkuyla tacizi, destekle kösteği birbirine karıştırmaması, kulüplerini cezalardan esirgemesi.Kulüp yöneticilerinin hakaretten, kışkırtmadan, hedef alan beyanatlardan uzak durup kendi camiasıyla sınırlı kalması. Zor mu?
Hayır… Hatta, bugün eskisinden daha kolay!
Geçtiğimiz birkaç yılda dünya, pandemiden çok büyük bir ders aldı. Dört duvara mahkum, asosyal ve el sıkışmanın bile tehlikeli olduğu zor zamanlar, yan yana, omuz omuza durmanın kıymetini öğretti insanlara. Dayanışmanın, yardımlaşmanın kutsallığını hatırlattı.
Geçen sezon yeniden uyum sağlama dönemiydi.
Süper Ligimizin ak sakallı ihtiyar sezonu, yerini gürbüz afacana bıraktığı bugün, yakın geçmişin özlem yaratan etkileri mutlaka futbola da yansıyacaktır ve futboldaki tüm rol sahipleri üzerlerine düşeni daha özenli yapacaktır. Yapmalıdır.
O zaman yeni sezon, umut ve heyecan veren bir tazelenme olacaktır… Olmalıdır.
Yetki ve sorumluluk hepimizdedir.Milliyet Spor Servisi, yeni sezonun tam da umut edilen gibi geçmesi ve sürekli öyle kalması için üzerine düşen her şeyi yapacağını taahhüt ederken tüm kulüplere, camialara başarılar diler.“Hoş geldin yeni sezon”