Türkiye 14 Mayıs’ta seçimlere giderken, medyada tartışmalar devam ediyor.
Sabah Gazetesi müellifi Mehmet Barlas ve Milliyet Gazetesi müellifi Zafer Şahin, “HDP’yi Kandil destekliyor, adaylarını PKK belirliyor” temalı köşe yazıları yazdı.
İki muharrir da pişti oldu, terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın “İmralı Notları” kitabından birebir kısmı alıntıladı.
İşte o köşe yazıları:
“ADAYLARIMIZI KANDİL BELİRLİYOR BAŞKANIM”
Sabah müellifi Mehmet Barlas, köşe yazısında şu tabirlere yer verdi:
Dünkü “Artık Kandil’in resmi adayı Kılıçdaroğlu’dur” başlıklı yazım CHP’lileri rahatsız etmiş. Gelin biraz Kandil’i konuşalım. Kandil, PKK’nın dağdaki üssüdür. Olağan kurallarda terör örgütünün üç ayağı var: Kandil, İmralı ve Avrupa. Bir de hepsinin hamisi olan CIA ve ABD. Yani “Kılıçdaroğlu, Kandil’in adayı” demek ile “Kılıçdaroğlu, Biden’ın adayı” demek ortasında bir fark yok. Artık mevzumuza dönelim.
Bana toplumsal medyadan itiraz edenler, HDP’nin bir siyasi parti olduğunu, Kandil’le bağlantısının bulunmadığını, adaylarının da HDP yetkili şuralarında belirlendiğini söylüyorlar. Yazı gün boyunca Twitter’da Türkiye gündemindeydi. HDP’liler ise yazıdan rahatsız değil. Zira her sözünün gerçek olduğunu biliyorlar.
Şimdi teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın kitaplaştırdığı “İmralı Notları”ndan küçük bir alıntı yapmak istiyorum:
“İdris Baluken: Bizden kaynaklı yanlışlar vardı. Birtakım yerlerde yerelden aday gösterilmemesi oy kaybettirdi.
Abdullah Öcalan: Kim belirledi bunları?
Baluken: Seçim kurulunun çalışmalarıyla belirlendi.
Öcalan: Kimdir bu seçim kurulundakiler? Bunlar Kandil tarafından mı belirlendi, yoksa siz mi belirlediniz?
Sırrı Süreyya Başkan: Kandil belirledi.
Öcalan: Büsbütün mı onlar belirledi? Parti meclisinde belirlenmedi mi bu kurul?
Pervin Buldan: Hayır. Parti meclisinde ya da MYK’da belirlenmedi.”
Sırrı Süreyya Lider, açık açık HDP listelerinin Kandil tarafından belirlendiğini söylüyor. Devamında ne mi oluyor? Kimi PKK’lı yöneticilere kızgın olan Öcalan, öfkesini Kandil’in her dediğini kayıtsız kuralsız yerine getiren HDP heyetinden çıkarıyor ve şu cümleyi sarf ediyor: “Siz nasıl siyasetçisiniz, hiç mi iradeniz yok?” Öcalan’dan fırçayı yiyen HDP’liler adadan ayrılıyor.
Abdullah Öcalan imzalı “İmralı Notları” kitabı yayınlandığı 2014 tarihinde çok ses getirmişti. Kitap yayınlandıktan sonra PKK’lı teröristler tarafından mülakata tabi tutulan HDP milletvekili aday adaylarının isimleri çok tartışıldı. Kimse de tekzip etmedi. Geçtiğimiz günlerde CHP toplantılarında konuşan Sırrı Süreyya Başkan ve 6’lı Masa’yla ittifak görüşmelerini yürüten Pervin Buldan da dahil. Bugün tek bir HDP’li, “Benim adaylığım Kandil’in onayından geçmedi” diyebilir mi?
Şimdi hiçbir şey olmamış üzere olağan bir siyasi parti manzarası altında Türk siyasetine taraf vermeye çalışıyorlar. Dünkü yazımda altını çizdiğim üzere tek istekleri var: “PKK’nın tekrar eski gücüne kavuşması.” Bizim de bunu görmezden geleceğimizi düşünüyorlar. Birilerini yeniden delirtecek biliyorum lakin tekrar etmekte yarar görüyorum: HDP, PKK’nın siyasi bir organıdır. Tüm milletvekili ve belediye lideri listeleri Kandil tarafından belirlenir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kimin destekleneceğini de Kandil söyler. Mustafa Karasu, Duran Kalkan ve Murat Karayılan’ın da tekraren söylediği üzere Kandil’in cumhurbaşkanı adayı da Kılıçdaroğlu’dur.
TUTANAKLARDAKİ KANDİL AYRINTISI
Milliyet muharriri Zafer Şahin’in kaleme aldığı yazıda ise şu sözler kullanıldı:
Erdoğan’ı düşürmeye çalışanlar farkında mı bilmem ancak şayet başarırlarsa asıl kazanan kendileri değil Türkiye’yi düşürmeye çalışanlar olacak. Okyanus ötesi, Kandil, Sam Amca, AB… Neden hepsi bu seçimin dünya istikrarlarını etkileyecek ehemmiyette olduğunu düşünüyor ve buna nazaran konum alıyor sizce? Altılı masanın yüzde 0 bilmem kaçlık partilerinin 1’er bakanlık alacağı yeni bir hükümet kurulsun diye mi bütün bu uğraşları?
Saf ve yalın gerçeğin Türkiye’nin düşürülmesi olduğunu muhalefetin anlaması için Sırrı Süreyya Önder’lerin, Ahmet Türk’lerin, Kandil’deki terör elebaşlarının, Hanri Barkey’lerin kelamlarını hiç çekinmeden daha kaç provokatif konuşma yapması gerekiyor? Açık açık Türkiye’yi tehdit ediyor, Atatürk’ü üstü kapalı eleştiriyor -şimdilik- muhalefete oy şantajıyla istikamet veriyorlar!
Memlekette o denli bir demokrasi ortamı var ki… HDP yöneticileri sırtını terör örgütüne dayadıklarını gerine gerine anlatırken moderatörler ve muhalif siyasetçiler “Hayır… HDP’nin PKK ile bir ilgisi yok. Bunu söyleyemezsiniz” diyerek ekranlarda racon kesiyor. HDP’nin gurur duyarak itiraf ettiklerini millete göstermemek için kendilerini paralıyorlar!
Oysa her şey bir Google arasında, hepimizin gözü önünde duruyor.
Avrupa’da bir yayınevinin bastığı İmralı notlarını kapsayan kitaptan bir alıntı:
İdris Baluken: Bizden kaynaklı yanlışlar vardı. Birtakım yerlerde yerelden aday gösterilmemesi oy kaybettirdi.
Öcalan: Kim belirledi bunları?
Baluken: Seçim komitesi çalışmalarıyla belirlendi.
Öcalan: Kimdir bu komitedekiler? Bunları Kandil mi belirledi, yoksa siz mi?
Sırrı Süreyya Başkan: Kandil belirledi.
Öcalan: Külliyen mı onlar belirledi? Parti Meclisi’nde belirlenmedi mi bu kurul?
Pervin Buldan: Hayır. Parti Meclisi ya da MYK’da belirlenmedi!
Senden, benden, hepimizden saklamaya çalıştıkları gerçek bu.
Erdoğan’ı düşürmeyi istemek muhalefetin en doğal hakkı. Zati bunun için siyaset yapıyorlar. Lakin bunu Türkiye’yi düşürmeye çalışanların kayığına binerek başaracaklarını düşünüyorlarsa üzücü halde yanılıyorlar. Millet bu oyunu bozar. O kayıktakileri de konutuna yolcu eder.