İzmir‘in Selçuk ilçesindeki Ayasuluk Tepesi kazılarında, Tunç Çağı’nda Batı Anadolu‘daki uygarlık tarihine bakış açısını değiştirebilecek 3 bin 200 yıllık Miken heykelciği (figürin) bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izni, Türk Tarih Kurumu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi desteğiyle Ayasuluk Tepesi’nde süren kazılardan elde edilen buluntular, bölgenin tarihine ışık tutuyor.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Mimaroğlu başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda, Tunç Çağı’ndan kalma seramiklerin yanı sıra yaklaşık 5 santim yükseklik ve genişliğinde başı ve ayakları bulunamayan bir Miken heykelciği çıkarıldı.
Sanat tarihi, antropoloji, genetik gibi farklı disiplinlerde uzman 25 bilim insanı, ön çalışma sonucu Miken heykelciğinin Ayasuluk Tepesi’nde Tunç Çağı yerleşimi bulunduğu konusunda kuvvetli bir kanıt olduğu görüşünde birleşti.
Heykelcik, aynı zamanda Hititler’e bağlı Arzava Krallığı’nın başkenti olan Appasas’ın Selçuk ve Efes bölgesinde kurulduğu, Hititler ve Miken uygarlıkları arasında ticaret gibi birçok alanda etkileşim kurulduğu yargılarını da güçlendirdi.
Şimdi mühür arıyorlar
Kazı Başkanı Doç. Dr. Sinan Mimaroğlu, AA muhabirine, ana kaya adını verdikleri zemindeki sondaj çalışmasında bir Miken figürini ele geçirmenin heyecanını yaşadıklarını söyledi.
Benzer formdaki figürinlerin bugüne kadar Batı Anadolu‘daki 5 merkezde daha bulunduğuna dikkati çeken Mimaroğlu, “Sondaj çalışmasında kalenin ana kaya dediğimiz zeminine kadar indiğimizde bir Miken figürü parçası ele geçti. Miken figürini, milattan önce 1200 yıllarına tarihleniyor. Bu buluntu aslında Ayasuluk Tepesi’nin Hitit döneminde başkent olan Appasas ile eşleştirilmesinin bir kanıtı daha diyebilirim.” ifadelerini kullandı.
Mimaroğlu, birçok tarihçinin kabul etmesine rağmen mühür bulunmadan Ayasuluk Tepesi ve Appasas eşleştirmesini bilimsel kesinlikle yapamayacaklarını aktararak, şu bilgileri verdi:
“Miken figürü burada kuvvetli Tunç Çağı yerleşiminin olduğunu göstermiş durumda. Özellikle Hitit döneminde Batı Anadolu‘da önemli merkezler, yerleşim yerleri var. Mesela Arzava’nın başkenti Appasas da Efes ve Ayasuluk Tepesi ile eşleştiriliyor. Tabii ki günümüzdeki gibi bir levha olmadığı için bilemeyiz. Biz bunu nasıl elde edebiliriz ? Çıkacak mühürlerle. İleriki sezonlarda umarım çıkar. O mühürlerde eğer bunun Appasas olduğu kesin yazıyorsa o zaman kesin olarak söyleyebileceğiz. Bugüne kadar ele geçen parçalarla buraya Appasas deme yolundayız.”
Sinan Mimaroğlu, benzer Miken figürinlerinin Tunç Çağ yerleşimi olan Troya, Limantepe, Kadıkalesi, Miletos, İasos’ta da bulunduğunu hatırlattı.
Ticaret yapılıyordu
Ayasuluk Tepesi’nin son Tunç Çağı için önemli bir merkez olduğunun altını çizen Mimaroğlu, “Efes’in ilk kurulduğu yer burası. Sonuçta deniz kıyısında bir yerdi ve ticareti vardı. Son Tunç Çağı’nda Batı Anadolu ile adalar arasında ya da kıta Yunanistan arasında seramik, diğer materyaller ve maden ticaretinin olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.
Miken figürinlerinin daha çok mezarlarda veya ev içlerinde tapınma amacıyla kullanıldığını düşündüklerini kaydeden Mimaroğlu, şöyle devam etti:
“Figürinlerin yapıldığı malzeme, yani kilin niteliği hangi bölgeden geldiğini gösteriyor. Bizim ilk gözlemlerimize göre buradan çıkan örneğin ithal malzeme olduğunu düşündürüyor, yani adalardan gelmiş olabileceğini. O döneme bakarsak tabii ki şu anda olduğu gibi yurt dışından bir malzeme getirmek oldukça pahalı olduğu için o dönemin insanlarının da aynı şekilde bu parasal güce sahip olduğunu düşündürüyor. ve aynı seviyede ele geçen istiridyeler de özellikle yenmiş bir durumda ortaya çıktı. Tespitler, üst düzey sınıfın yani parasal gücü olan sınıfın bu besine ulaşabileceğini söylemekte. Miken figürü işte bu istiridye kabukları ve ele geçen seramikler aslında birbirini bir vazo gibi tamamlıyor.”
Ayasuluk, ilk ve son Efes yerleşimi
Tarih öncesi dönemden başlayarak yaklaşık 9 bin yıl kesintisiz yerleşimin bulunduğu Efes’te ilk yerleşim yeri olarak bilinen Ayasuluk Tepesi, bugün gezilen Efes Antik Kenti’ne yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki Selçuk şehir merkezinde bulunuyor.
M.Ö. 300’lü yıllarda bugünkü antik kent sınırlarına taşınan Efes, limanın Büyük Menderes Nehri alüvyonuyla kapanması, deprem ve Sasani akınlarıyla M.S. 7. yüzyılda yine Ayasuluk çevresindeki bölgeye taşınmıştı.
Selçuk-Efes, Aydınoğulları Beyliği’nin 1304 yılında bölgeye gelişiyle Türk egemenliğine geçmişti.